Bir Zamanlar Çukurova dizisinin kadrosuna çok önemli isimler girdi, çıktı... Ama dört sezondur devam eden projenin demirbaşları da yok değil. Yönetmen Murat Saraçoğlu o demirbaşlardan biri. Belki de dizi için Adana'da en uzun süre kalan kişi o. Hatta geçen yıl dünyaya gelen kızı, Adana/ Seyhan doğumlu... Ünlü dizi ve filmlerin yönetmeni Murat Saraçoğlu ile Adana'daki yaşamını, film gibi çektiği Bir Zamanlar Çukurova'yı konuştuk
- Siz bu diziyi adeta bir film gibi çekiyorsunuz. Canlı renkler, geniş planlar... Hikayenin kahramanlarından biri adeta Çukurova diye mi böyle yapıyorsunuz?
- Coğrafyanın dramatik etkisi temel unsurlardan birisi elbette. Daha önce Halfeti, Diyarbakır, Artvin, Bingöl gibi farklı yerlerde de bunu gözetmeye çalıştık... Hikayenin içinde yapay bir fon olarak değil de dramayı belirleyen temel unsur olarak seyircide karakterler gibi bir etki hissettirsin arzusundayız. Bir Zamanlar Çukurova'yı çekmeye başladığımızda toprak ve ona bağlı bütün kadim meselelerin de bir his doğuracağından hareketle böyle bir yaklaşımımız oldu, görüntü yönetmenimiz Sedat Yücel'le. 70'li yıllarda geçiyor hikayemiz ve biz hâlâ uzun çevrinmeler yaparak hem Çukurova'nın büyük ve görkemli kütlesini görmeye çalışıyoruz hem de Kriton Iliadis, Yorgo Filmeridis gibi ustalara selam yolluyoruz kendimizce.
- Çukurova coğrafya olarak hikayeler cenneti. Bu sizi nasıl etkiliyor işiniz adına? Her köşede bir güzellik buluyor musunuz?
- Adana'da bir çok şey bunun gölgesine, izinde nefes alıyor. İnsanlar, araziler, konuşmalar, giyim kuşam aklınıza ne gelirse... Hâlâ Yaşar Kemal'in güçlü betimlemelerle dolu bir cümlesi ya da Yılmaz Güney'in insanı sarsan gerçeklikte bir görseli gibi. Şehir; hikayeler ve ustalarla iç içe geçmiş ve bunu terk etmemeye inat ediyor. Asla soysuz ve tesadüfi değil karşılaşacağınız şeyler. Bu bilinçle baktığınız her köşeden ve detaydan elbette etkileniyorsunuz. Sadece yapım tasarım koşulları ve standart bir çekim algısıyla günü tamamlamıyorsunuz.
- Büyük bir set yönetiyorsunuz, zorlukları neler?
- Her şeyden önce belli bir kalite ve teknik seviyeyi aylar, yıllar boyunca sürdürmeye çalışmak temel zorluk. Seyirciye hep taze ve işinizle ilgili olduğunuzu fark ettirmek zorundasınız. Her perşembe yayın var ve milyonlarca insan izliyor dizimizi. Bir karakterin masasında gördüğü çiçeği, döneme uygun bulmayandan tutun da hikayenin en ufak detayında bir yanlışlık arayana kadar sayısız zevk ve görgüye uygun bir iş teslim etmeye çalışıyoruz. O yüzden algılarımız hep açık olmak zorunda. Bu da çok yorucu. Öte yandan iki yönetmenin yaklaşık iki yüz kişiyle çektiği bir iş BZÇ. Her gün bu kadroyu doğru organizasyonla bir yerden bir yere götürebilmek bile inanın ömür törpüsü. Ama gece bir benzinciden alışveriş yaparken televizyonda dizinizi görmek ya da İspanya'dan, Pakistan'dan bir mesaj almak, oradaki insanlara dokunmak her şeye değer.
KIZIM ADANA'DA DOĞDU, ARTIK ORALI
- İstanbul dışında bir sette, uzun zaman geçirmenin zorlukları ve avantajları neler?
- Benim yaşadığım en büyük zorluk İstanbul şehrinin gündelik rutininden uzak kalmak. Orada bir sürü iş ilişkim, takip ettiğim farklı konular, arkadaşlıklar, etkinlikler var ama hepsinden uzağım. Altın Koza'yı bile dizi trafiğinde takip edemiyorken İstanbul'da olan biten onca şeyden uzak olmak zorlayıcı, bir yönetmen için. Ailevi konulara girmiyorum bile...
- En başından itibaren özellikle çiftliğin fotoğraflarının çekilmesine izin verilmiyor.
Sadece yapımın çektiği fotoğraflar dağıtılıyor basına... Neden bu kadar gizemli olmak zorunda?
- Markayı korumak ve spoiler olasılığını minimuma indirmek için kontrol şart. Ayrıca patronlar gerçeklik duygusunun zedeleneceğine dair bir inanç taşıyorlar. Bütün bunlar birleşince gizlilik de oluyor tabii. Ama bize sözleri var. İş bittiğinde özel bir kamera arkası bölüm yapacağız diye bekliyoruz.
- Eşiniz, aileniz sizinle mi yaşıyor Adana'da?
- Evet, hamilelik öncesi eşim Kuruluş Osman dizisinde oynuyordu ve mecburen farklı şehirlerde bir yıl geçirdik ama hamilelikle birlikte Adana'ya geldi, şimdi eşim ve kızımla birlikte Adana'da yaşıyoruz. Dolayısıyla ben Adana'da bir dizi çekmiyorum. Adana'da yaşıyorum.
- Bir bebeğiniz olmuş, onu Adanalı sayabilir miyiz?
- Sayabilir miyiz değil, zaten Adana'da doğdu. Ve hâlâ burada. Kimliğinde doğum yeri Seyhan/ Adana yazıyor. Benim için dünyanın en güzel şeyi bu oldu. Kızım büyüdüğünde 'Babam Adana'da BZÇ diye bir dizi çekiyormuş ben de orada doğmuşum' diye anlatacak inşallah.